KAYIP İMPARATORLUK

Bir gün iki paleontolog; İLKAY ve FERİT birlikte Mısır’a doğru yola çıkmışlar. İlkay; sıska, yardım sever, korkak ve 9 yaşındaymış. Ferit ise şişko komik, korkak, o da 9 yaşındaymış. Bu iki arkadaş kayıp Mısır İmparatorluğu’nu gün yüzüne çıkarmak istiyorlarmış. Bu yüzden ikisi Mısıra doğru yola çıkmışlar.

Tozlu bir yolda yürüyen arkadaşlar, yol kenarında eski, yırtık pırtık bir harita keşfetmişler. Harita gizli bir imparatorluğa giden bir yolu gösteriyormuş. Birbirlerine merak ve heyecanla bakmışlar. Dikkatle haritayı takip ederek onları nereye götüreceğini görmeye karar vermişler.

Mısır’a vardıklarında kamplarını kurup uyumuşlar çünkü ertesi gün erkenden kalkıp işe koyulmaları gerekiyormuş. Uyandıklarında kahvaltılarını yapıp ekipmanlarını alıp hemen kazıya başlamışlar. Daha doğrusu başlamak istiyorlarmış amaaaa ekipmanları kayıpmış. Ama onlar olmadan kazıya nasıl başlayabilirlermiş.

Çölün derinliklerinde, garip sesler geçmişin sırları gibi fısıldıyordu. İlkay ve Ferit, rüzgâr onlara kadim hikâyeler anlatırken dikkatle dinlediler. Kayıp hazineleri ve gizli odalarıyla bir zamanların büyük imparatorluğunu hayal ettiler. Tarihe doğru adım atarken zihinleri merakla doldu.

Harita onları eski bir taş duvar boyunca uzanan bir dizi küçük işarete götürdü. Her işaret ilerideki yol hakkında ipuçları içeriyordu. Takip etmeleri gereken yönü gösteren küçük bulmacaları çözdüler. Ekip çalışması duvardaki her gizli işareti fark etmelerine yardımcı oldu.

Aniden, güçlü bir kum fırtınası toprağı süpürdü. Gökyüzü turuncuya döndü ve rüzgâr gürültüyle uğuldadı. İlkay gergin hissediyordu ama Ferit'in komik şakaları onları gülümsetti. El ele tutuşarak fırtına geçene kadar büyük bir kayanın arkasına sığındılar.

Fırtınadan sonra hava açıktı ve dünya yeni keşfedilen ışıkla parlıyordu. Arkadaşlar haritaya tekrar baktılar ve daha da dikkatli bir şekilde ilerlemeye karar verdiler. Korku bazen kalplerini ziyaret etse de, birlikte cesur olmayı seçtiler. Her adımda dostlukları daha da güçlendi ve gülümsemeleri daha da genişledi.

İpuçlarını takip ettiklerinde, büyük bir kum tepesinin arkasında gizli bir geçide rastladılar. Giriş, kayıp bir imparatorluğun hikâyelerini anlatan eski oymalarla kaplıydı. Yavaşça içeri girdiler, gözleri merakla açılmıştı. İçerideki serin hava onlara bir hazine keşfetmiş gibi hissettirdi.

Gizemli geçidin içinde, zayıf yankılar kadim hikâyeleri fısıldıyor gibiydi. Her adımda eski imparatorluğun duvarlara kazınmış sırlarından daha fazlası ortaya çıkıyordu. Arkadaşlar sanki sesler onlara rehberlik ediyormuş gibi dinlediler. Birlikte, geçmişin büyük kutlamalarını ve barış dolu zamanlarını öğrendiler.

Geçidin sonunda, her duvarında bulmacalar olan büyük bir oda buldular. Oda gizemli semboller ve zekice numaralarla doluydu. Zekâlarını kullanarak ve yan yana çalışarak her bir bulmacayı tek tek çözdüler. Son kapı yavaşça gıcırdayarak açıldığında heyecanları arttı.

Kapının ardında kadim harikalar ve sessiz güzelliklerle dolu kayıp imparatorluk uzanıyordu. Eski hikâyeleri fısıldayan büyük salonlarda ve açık avlularda dolaştılar. Her köşe ve sütun unutulmuş bir zamanın yüceliğini kutluyordu. Arkadaşlar böylesine büyülü bir yeri ortaya çıkardıkları için kendilerini gururlu ve mutlu hissediyorlardı.

Kalpleri anılarla dolu olan İlkay ve Ferit eve dönüş yolculuğuna başladılar. Kayıp imparatorluktan öğrendikleri dersler hakkında konuştular. Dostluğa, cesarete ve yeni şeyler keşfetmenin mutluluğuna değer verdiler. Döndüklerinde, yaşadıkları maceranın her zaman kalplerinde yaşayacağını biliyorlardı.